22 Aralık 2008 Pazartesi

EBRU DEDİĞİN

Gelelim işin zevkli yanına....
Birincisi ebru sanatı insana gerçektende çok heyecan verici bir çalışma ortamı sunuyor.Konuya ne kadar hakim de olsanız,çok çalışmış ve ne kadar çok deneyim kazanmışta olsanız tekneden çıkacak olan kağıt hakkında yüzde yüz bir fikre sahip olamıyorsunuz.Ebrunun her zaman değişen ve küçük sürprizler barındıran bir yapısı var.Sonucu bilmemenin heyecanı ve gizemi beni ebruya vazgeçilemez derecede bağlayan unsurların başında geliyor.
İkincisi ebru insanı sabır konusunda eğiten bir sanat dalı.Benim gibi sabırsız bir kişiliğe sahipseniz çok zorlanıyorsunuz.Ebru yaşadığımız çağın aksine hızı hiç sevmiyor.Hep sabırlı ve yumuşak olmak zorundasınız.Hem de her adımda...Agresiflik yok,hız yok,negatiflik yok,sinir yok...Bunlar varsa ebru yok.Ebru yaparken ruhsal anlamda da bire bir eğitiliyorsunuz.Çalışırken teknedeki kitreye de,boyalara da, kağıtlara da yeni doğmuş bir bebeğe gösterilen sabrı ve özeni göstermeniz gerekiyor.Hızlı kitre hazırlayamazsınız kitrenin ortam sıcaklığına uyum sağlaması gerekir.Hızlı boya atamazsınız boyalar yüzeyin altına iner.Hızlı kağıt koyamazsınız kitre ile kağıt arasında hava kalır ve o noktalarda kağıt boyayı almaz.Kağıdı hızlı çekemezsiniz çünkü kağıt yırtılır,boya bozulur,bir de hava kalmışsa ebrunuzun üstünde parıl parıl parlayan bir beyazlığınız olur.Zor gözüküyor değil mi?Aslında değil!Sadece hız yasak.Daha öncede belirttiğim gibi çağımızın aksine hız burada negatif etki yaratıyor.Ebru yapmak gerçekten de çok zevkli...ve yaptıkça çok seviyorsunuz ve bırakamıyorsunuz.Size hiç farketmeden yavaşlamayı,hız kesmeyi, sabretmeyi ve pozitif olmayı öğretiyor.Bir çok öğreti bunu tavsiye ediyor zaten.Ama ebru yapmaya başladığınızda iş tavsiyeden çıkıp,öğrenmeye ve uygulamaya dönüşüyor. DUR,DÜŞÜN VE UYGULA!...
Bu günlük bu kadar...Ama daha bitmedi merak etmeyin....ARKASI YARIN

20 Aralık 2008 Cumartesi

EBRU DEDİĞİN


İYİ SABAHLARRRRRRRRRR!
Bugün size bana göre sanatların en güzeli olan ebru sanatından bahsetmek istiyorum.
Merak etmeyin ebrunun nasıl yapıldığını anlatmayacağım.Çünkü bunu anlatan ve öğreten bir sürü site,kitap ve kurs var.Ben ebru yapmanın insana nasıl bir his verdiğini anlatmaya çalışacağım.Bu blogu açana kadar yazmakla ilgili hiç bir deneyimim olmadı.Yani sizi uyarmak zorundayım bu benim ikinci yazı deneyimim.Bu sebeple yapabileceğim anlatım ve imla hatalarından dolayı sizlerden şimdiden özür diliyorum.
Ebru İran da Abru ya da Ebri olarak kullanılmış.Abru su yüzü anlamına geliyor. Ebri ise bulutumsu,bulut gibi demek.Biz Ebru diyoruz.Ebr bulut,Ru da yüz anlamındadır.Yani Bulut Yüzü...Aslında biraz karışık gibi gelsede,işin içine girdiğinizde bu üç isminde doğru olduğunu görüyorsunuz.Eğer her şeyi,bir çok kursta olduğu gibi önünüze hazırlayıp koyuyorlarsa ebru yapmak çok zevkli ve kolay.Ama benim gibi her aşamasını kendiniz yapmaya kalkarsanız kontrolü ele geçirene kadar gerçekten çok zor bir sanat.İşin mutfağını öğrenmek istiyorsanız sistemli ve çok çalışmanız gerekiyor.Tekneye konulan sıvıyı yani kitreyi tutturabilmek zaten başlı başına bir olay.Klasik kitreyi tabii...Günümüzde 2 saat içinde hazırlanabilen bir sürü kitre var.Benim bahsettiğim bu tip hobi malzemeleri değil.Kitre ayarları,boya ayarları,boya ezmek,bu malzemelerin sıcaklıkları...hepsi birer çalışma konusu. Çalışırken bazen kendimi kimya laboratuvarında gibi hissediyorum.2 damla öd koy,yok olmadı,4 damla su koy,ayyyyy fazla oldu,boya çatladı,boya açılmadı,kitre koyu,kitre sulu,boyalar çok açılıyor,sıcak,soğuk vs.vs.....Şimdi ben bunları yazınca bir çok kişinin "aman tanrım ne kadar zormuş" dediğini duyar gibiyim.Korkmayın hepsi zamanla hallediliyor.Tamamen konuya ayırdığınız vakit ve buna bağlı olarak kazandığınız deneyimle ilgili.Deneyim arttıkça kontrol de artıyor tabiki.Çok çalışma ve devamlı çalışma isteyen bir sanat dalı.Aslında her iş böyle değilmidir.
Gelelim işn zevkli yanına....Ama biraz mola vermem gerekiyor.ARKASI YARIN....

29 Kasım 2008 Cumartesi

28 Kasım 2008 Cuma

YENİ BİR YIL


merhaba!Artık bu yılın bitmesine az kaldı.Yılın en sevdiğim zamanı...her yer ışıklandırılıyor ve sanki bana göre ruhumuz aydınlanıyor.Çocukluğumdan beri yılbaşını çok severim ve bir yandan da niye bu kadar sevdiğimi ve mutlu olduğumu merak ederim.En sonunda geçen yıl ne olduğunu buldum.Birincisi çok masalsı bir olay ve ikincisi bir çok yer ışıklandırılıyor.Yılbaşı ağaçları,Noel Baba,Yılbaşı süsleri,Işıklandırmalar.....hepsi hayali bir dünyanın parçaları sanki...beni alıp fantastik diyarlara götürür.Bu dönemde herkes daha mutluymuş gibi geliyor bana,en azından fakiri zengini yeni yılda iyi bir şeyler bekler,umutlar vardır yeni zamana dair .Gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini bilmesekte umut etmektir bizi mutlu eden ve bu mutluluk bizi yeniler,güçlü kılar hayata karşı.Tüm özel günlerin getirisi budur,tazelenmek ve iyi düşüncelerle dolmak.Eşim ve eşim gibi bir sürü insan bugünlerin para tuzağı olduğunu söyler.Oysaki para tuzaklarına düşmek zorunda değilsiniz....Benim 10 yaşında bir oğlum var.O bugüne kadar bana hiç bir özel günümde parayla alınmış bir şey vermedi ve babasından böyle bir talebide olmadı.O bana çok güzel resimler yapar,deniz kabukları ya da yolda bulduğu değişik taşları verir....Herkesin oluşturabileceği bir hediye mutlaka vardır....Hediye vermekte almakta insanı çok mutlu eder.Burada önemli olan hatırlamak ve hatırlanmaktır.Bu tip günlerin amacı insan ilişkilerini hareketlendirip yenilemektir.Bunlar benim düşüncelerim tabi.Veee yine bana göre bu özel günlerin en güzeli yılbaşıdır.Yeni yıl heyecanını şimdiden yaşamaya başlayın.